Ehad Genel Başkanı Abdulkadir Sağlam: Kur’an Kursu Hocaları Öğretmenlerle Aynı Haklara Sahip Olmalıdır

23 Oca

Ehad Genel Başkanı Abdulkadir Sağlam: Kur’an Kursu Hocaları Öğretmenlerle Aynı Haklara Sahip Olmalıdır

“Ümmetimin en şereflileri Kur’anı ezberleyenlerdir” Hadisi mucibince bir araya gelen bizler, hafızlık geleneğinin sürdürülmesi ve yeniden hak ettiği ilgiyi görmesi için bu derneği kurduk. Dünyaca ünlü hafızların katıldığı Kur’an ziyafetleri ile statları hınca hınç dolduran milletimizin Kur’an aşkından aldığımız ilhamla kurduğumuz bu dernek aracılığıyla hafızlık müessesesini yeniden canlandırmayı, Kur’an’ı Kerim’in sahih okunmasına ve mevcut sorunların aşılmasına yardımcı olmayı amaçlıyoruz. Derneğimiz bu gerçeğin farkında olarak büyük bir mesuliyet duygusuyla hafızların her türlü sorunlarıyla ilgilenmeyi kendisine vazife edinmiş ve bu uğurda çalışmalarını yürütmektedir.

 

Konuşacağımız meselenin önemini ortaya koymak için ilk olarak ‘hafızlığın’ kendisini sormalıyız? Nedir hafızlık, neden önemlidir, onu kıymetli kılan nedir?

Müntesibi olmaktan büyük bir şeref duyduğumuz İslam’ın mukaddes kitabı olan Kur’an-ı Kerim, Allah katından insanlığa sunulan büyük bir lütuf ve aynı zamanda hidayet kaynağıdır. İnsanları karanlıklardan aydınlığa çıkaran yüce ve kusursuz bir kaynak olan Kur’an-ı Kerim, bütün kitapların ve ilimlerin ana membaıdır. Kur’an eğitiminin insan üzerindeki etkisinin en çarpıcı örneğini sahabe-i kiramın hayatında görmekteyiz. Rasulullah’ın Kur’an eğitimi ile bedeviler, medenileşmiş; vahşiler, yahşileşmiştir. Yüce Allah’ın biz kullarına göndermiş olduğu Kur’an’ı Kerim’in okunup ezberlenmesine hıfz, onu ezbere alan kişiye de Hafız-ı Kur’an denir. Hafız-ı Kurra ise yine Kur’an-ı Kerim i baştan sona ezberleyen ve aynı zamanda kıraat vecihlerine göre 10 türlü okuyanlara denir. İlk kura hafız peygamberimizdir.

EHAD Genel Başkanı olarak elinizde istatistik bilgiler, hafızlık eğitimiyle ilgili rakamlar şüphesiz vardır. Mevcut eğitim imkânlarını ve kurs yapılarının yeterli olduğu söylenebilir mi? Sizce Diyanet, bu konuda gereken hassasiyeti gösteriyor mu?

28 Şubat sürecinde inanç dünyamızın ve sağlam toplum yapımızın teminatlarından olan Kur’an eğitimi ve hafızlık eğitimi büyük yara almıştır. İmam Hatiplerin orta kısımlarının kapatılması ve Kur’an kurslarının kapılarına kilit vurulmasıyla birlikte büyük bir manevi boşluk yaşandı. İnsanlığın hidayet kaynağını öğrenemeyen yeni nesil, milli ve manevi değerlerinden yoksun bir şekilde yetişti. Son yıllarda suç oranlarındaki artışlar, okullarda cereyan eden ve cinayetlere varan şiddet görüntüleri, uyuşturucu madde kullanımının ilkokul sıralarına kadar düşmesi ülkemizin büyük bir manevi bunalımın eşiğinde olduğunu göstermektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın verilerine göre, 1998 yılında 5 bin 760 kişi hafızlık belgesi alırken 2 binli yıllarda bu sayı 1500 ün altına düşmüş, ancak çok şükür 2011 yılında hafızlık belgesi alanların sayısı 4219’a ulaşmıştır. Bu gelişme de DİB başta olmak üzere sivil toplum kuruluşlarımızın yaptığı çalışmaların önemli payı vardır. Ancak Hafızlık eğitiminin istenilen düzeye gelmesi için burada ifade etmemizin çok ayrıntı olacağı Diyanet işleri başkanlığımıza da sunmuş olduğumuz 15 maddelik teklifin uygulamaya konması gerekmektedir.

Bildiğimiz kadarıyla EHAD, hafız öğrencilere üniversite bursu gibi imkânlar sunuyor. Hafızlara gösterdiğiniz bu hassasiyet gibi, bugün sayıları oldukça azalan büyük hafız hocalarına, kurra hafızlara yönelik bir çalışma sahanız var mı?

Genel merkezimizde ve birçok şubemizde bay ve bayanlara ayrı ayrı Kuran-ı Kerim’i sahih okuma dersleri veriyoruz. “Her vav aynı değildir! Okunurken de” adını verdiğimiz projeyi gerçekleştirdik. Bu proje kapsamında yaklaşık bir ay süreyle yatılı olmak üzere onlarca kardeşimize hızlandırılmış Kuran-ı Kerim’i sahih okuma dersleri verdik. Maharic-i huruf, sıfatı huruf, tashih-i huruf, tecvid, talim ve kıraat derslerinin yer aldığı Kur’an’ı sahih okuma derslerine din görevlileri, hafızlar ve yeterlilik sınavına hazırlanan kardeşimiz katılmaktadır. Tespit ettiğimiz hafız ve hafız adaylarına imkânlarımız ölçüsünde burs veriyoruz. Çeşitli vesilelerle hafızlığı teşvik edici çalışmalar yapıyoruz.

Peki, hafızlık eğitiminin öneminin kavratılması için, toplumun bu konuya gereken hassasiyeti göstermesi için neler yapılmalıdır? Bu bağlamda yöntem önerileriniz nedir?

Hizmet içi eğitim kurslarında öncelik Kur’an Kursu öğreticilerine verilmelidir. Kur’an Kurslarının bina, araç gereç ve diğer giderlerine ödenek ayrılmalıdır. Din hizmetinin başarılı olmasının önemli şartlarından biri olan hafızlık müessesesini yaşatmak için, bir taraftan okula, boş zamanlarında ise Kur’an Kurslarına göndermek sureti ile çocuklarının hafız olmasını arzu eden velilere zemin ve imkân hazırlamak amacı ile ilköğretimin altı, yedi ve sekizinci sınıflarına devam edenlerin spor, müzik, yabancı dil vb. kurslara gidebildikleri gibi Kur’an Kurslarına da devam etmelerine imkân sağlayan bir düzenleme yapılmalıdır. Yaz kurslarına devam etmek isteyenler ile camilerde Kur’an’ı Kerim öğrenmek isteyenlere de yaş ve tahsil şartı aranmamalı ve bu kursların açılması için gerekli olan bürokratik işlemler azaltılmalıdır. Yaz kurslarında camilere gelen öğrencilerden hafızlığa yatkın öğrenciler görevliler tarafından hafızlık yaptırılmak üzere Kur’an Kurslarına yönlendirilmelidir. İmam Hatip Liselerinde “Hafızlık Sınıfı” oluşturulmalı, istekli öğrencilere bu sınıflarda Hafızlık yaptırılması sağlanmalıdır. Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkması ile Kur’an Kurslarının zarar görmemesi için Kur’an Kurslarının adı “Diyanet İşleri Başkanlığı Kur’an Eğitim Merkezi” olarak değiştirilmeli ve Milli Eğitim Bakanlığının uygun göreceği kültür dersleri bu eğitim merkezlerine konmak sureti ile ilköğretimin ikinci kademesinin Kur’an Eğitim Merkezinde tamamlamalarına imkân sağlanmalıdır. Hafızlık belgesi alan öğrenciler iş merkezleri ve fabrika mescitlerinde veya müezzinlik kadrosu ile köy camilerinde görevlendirilmelidir. Hafızlara, yükseköğretimde İlahiyat Fakültesini tercih ettikleri takdirde belirli bir ek puan verilmelidir. Kırat-ı Aşere mezunlarının Kur’an Kurslarında görev almaları sağlanmalıdır.


Çalışmalarınız arasında ne tür yeni projeler vardır öğrenmek isteriz.

Ehad olarak Receb-i Şerifin ilk gününü ‘Dünya Hafızlar Günü’ olarak ilan ettik, her yıl çeşitli etkinliklerle kutluyoruz. Hatimle teravih namazı kıldıranları umre ile ödüllendirme kapsamında kura sonucu her bölgeden bir hafızımızı umreye gönderiyoruz. En kısa sürede, en küçük ve en ileri yaşta hafızlık yapanları ödüllendirme programları yanı sıra hafızlık belgesini getirenlerin ücretsiz üniversite hazırlık dershanelerine gönderilmesi, Kur’an Kursu öğrencilerine yönelik hafızlık yolu motivasyon seminerleri, Her evden bir hafız kampanyası ve kuran ı kerime uzun yıllar hizmet edenlere yönelik vefa geceleri, hafızlıkla ilgili kompozisyon yarışması vb. bir projeyi uygulamaya çalışacağız.

Son olarak, Evrensel Hafızlar Derneği Genel Başkanı olarak, ‘okul eğitimi’ ile ‘hafızlık’ arasında sıkışıp kalan ebeveynlere neler söylemek istersiniz?

Senelerdir uygulanagelen baskılara rağmen din eğitimi olgusu insanlarımızın beyin ve ruhlarından sökülememiştir. Bütün dayatmalara rağmen İslam, bu milletin gönlünde günden güne filizlenmiş ve şükürler olsun ki çiçek açmıştır. Bu millet Kur’an eğitimi yasağının en şiddetli uygulandığı yıllarda dahi bir yolunu bulup evlerini ve işyerlerini Kur’an mektebi haline getirmiş çocuklarına Kur’an öğretmeyi başarmıştır. Hiçbir güç milletimizin milli ve manevi değerlerinin önünde duramamıştır. Dün olduğu gibi bugün de Müslüman fert, aile ve toplum Kur’an eğitimine sahip çıkmalı, önemsemeli, benimsemeli ve gerekli ihtimamı göstermelidir. Çocuklarına sahip çıkmalı ve onları ateşten koruyacak tedbirleri bir an önce almalıdır. Hafızlığı, sadece gönlü zengin hayır sahiplerinin -Allah onların eksikliğini vermesin- gayretiyle yürümek zorunda bulunan bir müessese olmak durumunda bırakırsak, hafızları hiçbir özelliği bulunmayan, kaale alınması gerekmeyen, hatta varlıklarına çok da ihtiyaç olmayan… İnsanlar olarak görmeye devam edersek bunun gayret-i ilahiyyeye dokunacağından asla şüpheniz olmasın.

Hükümetin kamuoyuna duyurduğu yeni eğitim sisteminden beklentimiz yüksektir. Bakınız Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer geçtiğimiz günlerde bir gazeteye verdiği mülakatta şunları söylemiştir. “Dindar insanların da tercih yapma hakkı var. Bir vatandaşımız çocuğunun hafız olarak ya da İslam ahlakıyla yetişmesini, ona dini bilgileri öğretmek istiyorsa herkese sunduğumuz fırsatı ona da sunabilmeliyiz.” Bakanımızın bu görüşlerini destekliyoruz. Bizler yeni sistemde hafızlığın önünün açılmasını umut ediyoruz.

Yorum yap